Eğitim politikaları söz konusu olduğunda en çok duyduğumuz iki kavram var: nicelik ve nitelik. Daha fazla okul, daha fazla derslik, daha fazla öğretmen… Ancak, tüm bu niceliksel gelişmeler eğitimde kaliteyi gerçekten artırıyor mu? Sayılar tek başına yeterli mi, yoksa eğitimin içeriği ve niteliği daha mı önemli?
Eğitimde fiziksel kapasitenin artırılması, eğitime erişimi kolaylaştırsa da tek başına kaliteyi garanti etmez. Derslik sayıları artsa da öğretmen yetiştirme süreçleri, müfredatın güncellenmesi ve mesleki gelişim gibi faktörler göz ardı edildiğinde, eğitim kalitesinin istenen seviyeye ulaşmadığı görülmektedir.
2023 itibarıyla Türkiye’de okul sayısı 75.464’e ulaştı. Okul öncesi eğitimde devlet okulu sayısı %106 artarken, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında düşüş yaşandı. Bu durum, akademik eğitimi desteklerken mesleki eğitimin güçlendirilmesi gerekliliğini ihmal ettiğimizi gösteriyor. Eğitim politikalarının her alanı eşit şekilde desteklemesi gerektiği unutulmamalıdır.
OECD ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokulda 14, ortaokulda 13 iken, Türkiye’de bu oran ilkokulda 18, ortaokulda 14. Daha fazla öğretmen ataması yapılmadan bireyselleştirilmiş eğitimi sağlamakzorlaşmaktadır. Bu noktada, eğitim fakültelerinin çağın gerekliliklerine göre yeniden yapılandırılması büyük önem taşımaktadır.
Bölgeler arası eğitim farkı ise hâlâ büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor. Örneğin, İstanbul’da ilkokul başına düşen öğrenci sayısı 534 iken, Kuzeydoğu Anadolu’da bu sayı 75. Bu fark, büyük şehirlerde sınıfların aşırı kalabalıklaşmasına neden olurken, kırsal bölgelerde eğitim kaynaklarının etkin kullanılmadığını gösteriyor. Ortaöğretimde de benzer bir tablo var; genel ortaöğretimde şube başına düşen öğrenci sayısı 26. Eğitimde fırsat eşitliği ancak bölgesel yatırımların dengeli dağıtılmasıyla sağlanabilir.
2023-2024 eğitim öğretim yılında 1 milyon 9 bin öğrenci taşımalı eğitimden faydalandı. Bu öğrencilerin 258 bini ilkokul, 355 bini ortaokul, 394 bini ortaöğretim kademesinde. Taşımalı eğitim kırsalda okula erişimi sağlasa da, uzun yolculuk süreleri ve öğrenci yorgunluğu pedagojik açıdan ciddi sorunlar yaratıyor. Çözüm, kırsal bölgelerde daha fazla okul açmak olmalı.
OECD ülkelerinde eğitim harcamalarının GSYH içindeki oranı %4,9 iken, Türkiye’de bu oran %4,2 seviyesinde. Öğrenci başına harcamalara bakıldığında Türkiye’de ilkokulda 4.038 dolar, ortaokulda 4.194 dolar, ortaöğretimde 4.401 dolar harcanırken, OECD ortalamaları ilkokulda 11.902 dolar, ortaokulda 13.528 dolar, ortaöğretimde 13.719 dolar seviyesinde. Bu rakamlar, eğitime ayrılan bütçenin artırılması ve mevcut kaynakların daha etkin kullanılmasını zorunlu kılıyor. Eğitimin yalnızca bina yapımına değil, öğretmen eğitimi, teknoloji entegrasyonu ve bireyselleştirilmiş eğitim modellerine de yatırım yapılarak geliştirilmesi gerekiyor.
Türkiye, TIMSS 2023 sonuçlarında 4. sınıf matematik ve fen puanlarıyla ilk 10’da yer alsa da, lise düzeyinde YKS sonuçları hâlâ düşük. Bu, temel eğitimde kazanılan becerilerin lise sürecinde yeterince pekiştirilemediğinigösteriyor. Eğitim sisteminin nicelikten çok niteliğe odaklanması gerektiğinin bir kanıtı.
Eğitimde reform yapmak, yalnızca daha fazla okul ve derslik açmak anlamına gelmez. Kaliteli bir eğitim sistemi için şu adımlar atılmalıdır:
Bugün eğitimde alınan her karar, gelecekte öğrencilerin yaşamlarını şekillendirecek. Yanlış bir eğitim politikası, bireylerin ve dolayısıyla toplumun geleceğini olumsuz etkileyebilirken, doğru atılmış adımlar uzun vadede ülkenin gelişimine büyük katkı sağlayacaktır. Eğitim sistemi, yalnızca okul ve derslik sayısını artırarak değil, kaliteli öğretmenler yetiştirerek, müfredatı güncelleyerek ve bireysel farklılıklara uygun öğrenme ortamları oluşturarak güçlendirilebilir.
Eğitimde başarı, salt sayılara dayalı bir gelişme ile değil, öğrencilerin hayata ne kadar iyi hazırlandığı ile ölçülmelidir. Ezbere dayalı sistemler yerine, analitik düşünme becerileri kazandıran, öğrencileri eleştirel düşünmeye teşvik eden yaklaşımlar benimsenmelidir.
Artık nicelik üzerinden değil, nitelik odaklı bir eğitim anlayışıyla hareket etme zamanı geldi. Hep birlikte eğitimin kalitesini artıracak adımları atmalı, sürdürülebilir politikalar geliştirmeliyiz. Çünkü bugünün öğrencileri, yarının öğretmenleri, mühendisleri, doktorları ve liderleri olacak. Eğitimi sadece bir istatistik olarak değil, bir gelecek yatırımı olarak görmek zorundayız.
Sizce eğitimde nicelik mi daha önemli, nitelik mi?
Akademik ve İdari Personelin Sorunları Çözülmeden Küresel Rekabet Mümkün Değil
Yükseköğretimde Dönüşüm Zorunlu, Reform Kaçınılmaz
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ
Millî bünyemize uygun bir müfredat
Zihin kapalı devre, sınav açık uçlu!
‘Duran saatler 04.17’
Yeni bir İLKSAN’a doğru
Eğitim yönetiminin öncelikli gündemi eğitimcilerin sorunlarını çözmek olmalıdır
Selam ve teşekkür
Bugün için umut gelecek için müjdeyiz
Kudüs zorbaların işgaline teslim edilemez
Eğitimde yanlış hareket harakiri demek
Bakanlığa göre öğretmenlik bizim için rehberlik
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Eğitimde Nicelik ve Nitelik Dengesi: Sayılar Yeterli mi?